Bolu F
tipi cezaevinde yatmakta olan Alaattin Çakıcı açıklamalarda bulundu.
İşte o mektup :
Sayın
Mahkeme Hakimim;
Yasal olarak mahkum avukat görüşmeleri cihaz ile kayıt altına alınamaz. Daha evvel de belirttiğim gibi Havana sözleşmesini delmektir. Sürekli 3 kişi ve 1 başgardiyan gözetiminde baskı olarak kullandıkları için ağzımdan her çıkan sözü bilinçli olarak kayıt ettiriyor ve alın istediğiniz yere bildirin diyordum. Haksızlık ve adaletsizliğin karşısında
tepki göstermeyen onur ve şerefini kaybetmiştir. Bu çocukluğumdan beri kendime ilke edinmişliğimdir. Sonucu ne olursa olsun !
Bu konuşmalarım 15 Temmuz’dan evveldi. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili konuşmayacağım diye kamuya söz vermiştim devletin geçirdiği bu zorlu süreç içerisinde. İktidara geldiğinden itibaren kendisini sürekli
basın ve medyadan izledim. Aziz Milletimizin dini duygularını kullandığını herkes bilmektedir.
Dünya beşten büyüktür cümlesini BM’de, yurtdışı gezilerinde
zaman zaman dile getirmiştir. Doğru bir söz.
Batı ve
ABD ile ilişkileri bozulduktan sonra bir Hristiyan birliği olan AB Milletler Cemiyeti’nin emperyalist devletleri 1956’dan sonra Ortadoğu’da
soğuk savaş dönemiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden İslam Coğrafyasını yerle bir etmeye çalışan Birleşik Devletlerin ve Batının baskısıyla çözüm süreci adı altında 3 yıl teröristler ile bakanları görüştüren, Apo denen Ermeni kökenli vatan hainine
kendi emriyle devletin en üst bürokratını gönderen her kim olursa olsun teröristle masaya oturan terörist zihniyetlidir!
İddianamede geçen “kendisi masondur” cümlesini kullandım. Seçim meydanlarında Aziz Türk Milletini ayaklar altına alan İsrail’e ve siyonizme dil uzatan, Osmanlı’nın yıkılmasına neden olan Cumhuriyetten sonra
Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelene kadar Türkiye’nin içini ve uluslararası ülke siyasetini dizayn eden masonlar için hiçbir panel veya toplantıda tek bir cümle kurmamıştır. Mason teşkilatı dünyayı dizayn eden üst akıldır. Bir örümcek ağı gibi dünyayı sardığı bilinmektedir.
1945’ten itibaren Masonların dizayn ettiği, 15 Temmuz’a kadar Türkiye’nin üzerinde oynanan kirli oyunları göremeyen duyamayan hissedemeyen bir gücün sahibi narsist ise hiçbir eleştiriye tahammül edemeyen kişi her kim olursa olsun diktatör zihniyetlidir.
Karakter ve psikanaliz yapan
bilim insanlarının literatürde yapmış olduğu tanım budur. Evet şöyle bir söz kullandım. Devletimize zarar veren Fetö savcılar Avrupa’ya sığınmıştır “Fetullah Gülen denen cibiliyeti bozuk, devşirme mümin, gizli bir Vatikan kardinali”ne devlet adına zarar vermek her Türk için bir şereftir.
Dünyadaki ilişkilerimden dolayı devletim için böyle bir
düşünce içerisinde oldum. Hapishaneden tahliye talebim olmadan ! Devletin menfaati için ülkemizin uluslararası ilişkileri bozulmaması için beni herhangi bir
Avrupa ülkesine suçlu olarak gönderebilir ifadesini kullanmıştım. Bu geçirdiğimiz zorlu süreçte kendisi de bir panelde; konuşacak çok şey var ama konuşamıyorum diye bir ifadesi vardır.
Erkek adam sözünde durur, hele ülke menfaatleri söz konusuysa sonu ölüm bile olsa! Doğru sözleri ölüm korkusuyla söyleyemeyen
kendi adıma namussuzdur ! Ben bu cümleleri 15 Temmuz’dan evvel kullandım. Ağızdan çıkan inkar edilemez. Kendisine geçmişte kullandığım cümlelerden dolayı yalakalık yapmam. Sayın Tayyip Erdoğan’ın Allah katında her doğru sözüne EVET derim. Ülke menfaatlerini zora sokan,
adalet kavramında ülkeye zarar verecek nefsi davranışlarını da TENKİT EDERİM.
Kendisiyle ilgili savunmalarımda yeni atadığı hakim ve savcılar cımbızla yeni cümleler seçerek 15 Temmuz’dan sonra
Adalet Bakanı’ndan yetki alarak savunmalarımdan dolayı yağmur gibi yeni davalar açmaktalar. Dünya’da Rabbim’in dışında, yeryüzünde hatalarından dolayı tenkit edilemeyecek hiçbir
insan yoktur. Tenkit ve eleştirinin olmadığı yerde
Adalet kavramında tüm narsist zihniyetli kişiler veya yöneticiler otoriter bir anlayışın bir kat daha üstüne çıkarak tavır koyarlar. Hakkımda verilecek her türlü karara, sonu ne olursa olsun saygılıyım. Mahkemenize saygılarımla arz ederim.
02/12/2016 Alaattin ÇAKICI
NOT: Bir gün evvel ağır hastalıklarım nedeniyle İzzet Baysal
Tıp Fakültesinin, Çapa
Tıp Fakültesi için almış olduğu karar öğleden sonra iptal ediliyor. Bakanlık ne zamandan beri
Tıp Profesörlerinin işine karışıyor? Aynı şekilde
Edirne Tıp’ta da Ankara’nın emirlerine uyarak defalarca hastalıklarımın tedavisine engel olunduğu için yine sizin mahkemenizde oradaki adaletsizlikleri dile getirmiştim. Benim hastalıklarımdan dolayı herhangi bir tahliye talebim yoktur devletin yöneticilerinden. Sahibim Cenabı Allah’tır. O bana yeter !!!